Irantex Fuarı’na Tekstilcilerden Yoğun İlgi

Irantex Fuarı’na Tekstilcilerden Yoğun İlgi

İran’a son yıllarda tekstil ihracatı giderek artıyor. İran’da düzenlenen IRANTEX 2015 Fuarı’na Türk tekstil firmalarının gösterdiği ilgi de bu pazara yönelik ihracatın önümüzdeki günlerde artacağını gösteriyor.

Batı’nın İran’a yönelik ambargoyu kademeli olarak hafifletmesi ve Türkiye ile İran arasında yürürlüğe giren TTA (Tercihli Ticaret Anlaşması) nedeniyle kaydedilen ihracat artışları, İran’ı Türkiye için daha önemli hale getirdi. İran’da ortaya çıkan ihracat potansiyelini değerlendirmek amacıyla tekstil firmaları bu ülkeyi mercek altına aldı. İran’da düzenlenen IRANTEX 2015 Fuarı’na yoğun katılım gerçekleştiren firmalar, Ekim ayında da bu ülkeye dönük İTHİB’in düzenleyeceği Ticaret Heyetine katılacak.

İran Uluslararası Tekstil Fuarı (IRANTEX 2015), 4-7 Eylül tarihlerinde Tahran Uluslararası Fuar alanında düzenlendi. Fuarda İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) info stand açarak, Türk tekstil sektörü ile 2-5 Ekim 2015 tarihlerinde Tahran’a düzenlenecek olan sektörel ticaret heyetinin etkin tanıtımını yaptı.

Fuara yaklaşık 200 İranlı tekstil ve konfeksiyon firması ve yaklaşık 170 yabancı tekstil ve konfeksiyon firması katılım sağladı. İran dışından katılan firmaların 75’i Türk, 48’ i Hindistan ve 46’sı ise Çin firmalarından oluştu.

Fuara katılan Türk firmalarının 50’si tekstil ve hammaddeleri, 35’i ise hazır giyim ve konfeksiyon firmalarından oluştu. IRANTEX 2015’te, Türk tekstil firmalarının nispeten büyük ihracatçı firmalar olduğu, konfeksiyon alanında ise İran pazarına girmek isteyen nispeten küçük firmaların ağırlıklı stand açtığı gözlendi.

Fuarın kumaş ürünlerinin sergilendiği 38’inci holdeki katılımcılar arasında Türk tekstil firmalarının etkinliği dikkat çekti. Kumaş alanındaki katılımcıların önemli bir kısmını fuara ilk defa katılan veya ambargo döneminde İran’la ticareti durduran, fakat ambargo sonrası yeniden İran pazarına açılmak isteyen firmalar oluşturdu. Kumaş sektöründe İranlı firmalarının sergi alanlarının büyük olmasına karşın sayı olarak nispeten daha az olduğu, Çinli katılımcı tekstil firmalarının sayısının ise 10 civarında olduğu gözlendi. Kumaş sektöründe İranlı firmaların hazır giyim üretimine yönelik kumaş yerine çarşaf üretimine yönelik düz kumaşlar ve ev tekstili alanında faaliyet gösterdiği görüldü. Fuarda iplik holünde İranlı firmaların çok güçlü bir katılım sağladığı gözlendi.

İran Tekstil Sanayisi hakkında kısa bilgi vermek gerekirse;

İran tekstil sanayisi, ülkenin petrol üretimine bağlı olarak, ağırlıklı sentetik elyaf ve iplik üretimine dayanıyor. Giyim sektörüne yönelik kumaş üretimi, elyaf ve iplik üretimine göre çok daha düşük düzeyde bulunuyor. İran’da moda sektörü, kadınların çarşaf giyme zorunluluğu nedeniyle gelişmemiş. Bu durum hazır giyime yönelik kumaş üretimini olumsuz etkiliyor. Mevcut üretim tesislerinde ağırlıkla tek tip çarşaf üretimine uygun düz kumaşlar üretiliyor. Ancak son dönemde değişen tüketici tercihlerinin bir sonucu olarak İran’da giyim ve moda sektörüne olan talep de artıyor. Kumaş üreticileri, pazardaki talebe bağlı olarak ev tekstiline yönelmiş durumda. Ülkedeki büyük kumaş üreticilerinin önemli bir bölümü aynı zamanda ev tekstili üretimi yapıyor. Ambargo döneminde, kumaş sektörüne yeni yatırımlar yapılamamış ve mevcut üretim tesisleri modernizasyona gidememiş. İran’da özellikle boyalı ve baskılı kumaş üretiminde önemli bir açık bulunuyor. Sentetik elyaf ve iplik sektörü nispeten gelişmiş olan İran tekstil sektöründe, pamuk tedariki çoğunlukla Özbekistan’dan yapılıyor. Ülkede pamuk üretiminin kısıtlı olması özellikle pamuklu kumaş alanında üretimin zayıf kalmasında etkili oluyor. Tahran ve İsfahan tekstilde öne çıkıyor İran konfeksiyon ve moda sektörü, devlet sanayi politikası kapsamında teşvik ediliyor. Özellikle ambargo döneminde devlet, istihdam yaratmak amacıyla konfeksiyon üretimine ağırlık verirken, İran’da yaklaşık bin adet konfeksiyon üretimi yapan tesis ve atölye olduğu ifade ediliyor. İran’da tekstil ve konfeksiyon sektöründe üretimin ve ticaretin yoğunlaştığı şehirler Tahran ve İsfahan olarak öne çıkıyor. Devlet, tekstil boyama ve bitirme alanlarında ve konfeksiyon üretiminde yabancı yatırımcılara yönelik çeşitli teşvikler sağlıyor ve serbest bölgeler kuruyor. Tahran, imalat sanayisinin yanı sıra aynı zamanda bir ticaret merkezi konumunda. Tahran’da pazarın dinamiklerini, “kapalı pazar” denilen şehrin trafiğe kapalı olduğu eski yerleşim alanındaki bölgede faaliyet gösteren firmalar belirlerken, bu firmalar arasında kumaş ithalatı yapan toptancılar, birçok üretici firmadan yüklü alımlar yaparak fiyat avantajı sağlıyor ve ülke çapında konfeksiyon atölyelerine dağıtım yapıyor. Kapalı pazardaki mağazaların küçük ve bakımsız olduğu gözlenirken, hü- kümetin daha fazla tüketim vergisi almasını engellemek ve alım güçleriyle diğer rekabetçi firmalar arasında dikkat çekmemek için, pazarda faaliyet gösteren toptancıların bina ve ofislerine yatırım yapmadıkları ve bilerek dekore etmedikleri bildiriliyor. Kumaş ve diğer tekstil ürünlerinde faaliyet gösteren toptancıların ofislerinin kendilerine ait olduğu, bu toptancıların uzun yıllardır pazarda sabit olduğu tespit edilirken, hazır giyim ve konfeksiyon alanındaki toptancıların ofislerini çoğunlukla kiraladıkları ve sabit bir ithalat yapmadıkları da gelen bilgiler arasında. Konfeksiyon üretimi yapan büyük üretim tesislerinin Tahran çevresinde ve özellikle İsfahan’da olduğu görülürken, bu tesislerin kumaş ithalatını doğrudan kendisinin yaptıkları veya toptancılardan temin ettikleri izleniyor. İran’ın önemli sanayi bölgelerinden Tebriz, deri ürünleri gibi diğer imalat sanayi ürünlerinde öne çıkarken, Maşad ise dini kimliği nedeniyle Tahran’dan sonra İran’da en fazla turist çeken şehir olarak biliniyor. İran da kalitenin peşinde İran’ın DTÖ üyesi olmaması ve ülkede DTÖ kurallarına uyulmaması, İran’a ihracat prosedürlerinin kayıt dışı yapılmasına yol açıyor. Ancak, sınırdan kaçak yolla ithalat eskiden başvurulan bir yöntem olup, günümüzde ithalat çoğunlukla resmi kanallarla yapılıyor. İran’daki ithalatçılar, isimlerinin ve ithalat hacimlerinin hükümet tarafından bilinmesini istememeleri nedeniyle, ithalat ve gümrükleme işlemlerini farklı kişiler üzerine yapıyor ve daha sonra bu kişilerden ithal edilen malı teslim alıyor. İran’a ithalat, Rusya’ya ihracat örneğine benzer şekilde, nakliye ve gümrükleme hizmeti veren İranlı aracı firmalar üzerinden yapılıyor. Bu firmalar, nakliye ve gümrükleme maliyetlerini içeren kilo başına fiyat talep ederken, İran’ın Çin’e ve Rusya’ya yakın olma isteğinin bir sonucu olarak, Çin’den ithalat yapan ve hükümete bağlı aracı firmalar, Çinli tedarikçilerden yüzde 70’e varan oranlarda daha düşük fiyat talep ediyor. Bu durum pazarda Çin’in hakimiyetini artırırken, kalite sorunları nedeniyle İran halkında Çin mallarına karşı güçlü bir tepki de oluşmuş durumda ve Batı ülkeleri ile iliş- kilerini güçlendirmek isteyen yeni yönetimle birlikte Çinli tedarikçilere uygulanan bu imtiyazdan vazgeçilmeye başlandığı gözleniyor. Kültürel benzerlik bir avantaj İranlı kadın tüketiciler, çarşaf giyme ve ba- şörtüsü takma konusunda eskisine göre daha fazla tepki gösterir ve giyim konusunda hü- kümetin katı tutumundan şikayet ederken, dolayısıyla çarşaf yerine daha modaya uygun ve şık giyinmeye özen gösteriyor. Diğer yandan, İranlı tüketicilerin Türk ürünlerine özel bir ilgi gösterdiği ve Türk tekstil ürünlerini tercih ettiği de izleniyor. Lojistik için yatırım şart İran, Avrupa ve Rusya ile yaptığı dış ticarette Trabzon Limanı’nı aktif kullanmak istiyor. Bu liman İran’ın Basra limanlarından yaptı- ğı sevkiyatta daha ekonomik bir rota. İran, ayrıca Tebriz-Trabzon arasında demir yolu projesini de hayata geçirmek istiyor. Van Gölü’nde kesintiye uğrayan Türkiye-İran demir yolu da iki ülke lojistiğinde önemli bir pürüz oluşturuyor. Van Gölü’ne gelen trenler iki feribotla Tatvan’a ulaştırılıyor. Özellikle kışın bazı vagonların 2-3 ay durduğu belirtilirken, İran, ciddi zaman kaybına yol açan bu kesintinin giderilmesini istiyor. Türkiye ise yıllardır Kuzey Van Gölü Demir Yolu Projesi’ni hayata geçirerek, demir yolunu kıyılardan Tatvan’a bağlamadı. Bunun yanında 20 yıldır Van-Hoy arasındaki 20 kilometrelik yolun yapılması bekleniyor. Türkiye ile İran arasındaki anlaşma gereği İran’da yatırım yapmak isteyen Türk sanayicilerin İran’da yapacakları yatırımın çifte vergilendirmeden muaf olması önemli bir avantaj. Türkiye’de fabrikası olan bir Türk iş insanı, İran’da da yatırım yapacaksa çifte vergi ödemiyor. Diğer yandan, yatırımların devlet garantisi altında olması da en önemli noktalardan biri olarak öne çıkıyor.